Kant’ın eleştiri öncesi döneme ait Tanrı’nın Var oluşunu İspat için Olanaklı Tek Kanıttemel isimli eserinde ontolojik argüman olarak da bilinen Tanrı ispatı var oluşun yüklem olarak düşünülmeyip koyma kavramı ile açıklanması üzerinden işlenmiştir. Bu eserde yüklem olarak var olma ise mutlak değil bir şeye nispetle bir koymadır. Ontolojik argüman böylece Tanrı kavramının içsel olanağı dayanak olarak alınmadan herhangi bir olanak için aktüel bir temel olarak zorunlu var olan halinde Tanrı fikri üzerinden savunulmuştur. Saf Aklın Eleştirisi eserinde ise gerçek olanakla mantıksal olanağın sınırını ayrı ayrı belirlemiş olan Kant var oluşu içsel olanağa dayalı bir çelişmeme durumuyla değerlendirmediği için var olmanın gerçek bir yüklem olabileceğini reddetmiştir. Kant bir yargıda yüklem ortadan kaldırılınca öznenin düşünülememesi içsel bir çelişkiye yol açıyorsa yüklemin öznede zorunlu olarak içerildiğini öne sürmüştür. Ancak yüklemin değil öznenin ortadan kaldırılması ise düşünülebilme kriterine uymaktadır. Kant’a göre va roluş ise sadece mantıksal bir içsel çelişme kriterine değil sentetiklik kriterine de uymalıdır. Böylece Tanrı ispatındaki ontolojik argümanın sadece mantıksal bir yargı olduğu sentetik alandaki var oluşu göstermeyeceği ortaya konmuştur.
In Kant’s pre-critical work The Only Possible Ground of Proof for a Demonstration of the Existence of God, the proof for God's existence known as the ontological argument is examined via the assertion that existence is absolute positing, not a predicate. Being as a predicate is regarded as relative positing not absolute in this work. This results in that the ontological argument is justified as a necessary existent God that is the actual ground for any possibility. Kant refuses to assess the argument by the concept of God regarding its internal possibility. In Critique of Pure Reason Kant again denies that existence is a predicate. In this work, Kant establishes a limit between logical possibility and real possibility. The existence of God is not qualified via non-contradiction based on the internal possibility that is related to logical possibility. For Kant, if canceling a predicate leads to the unthinkability of the subject and an internal contradiction, that predicate belongs to the subject necessarily. Even though canceling the subject is not unthinkable for any subject. Existence needs a synthetical criterion not viewed by a logical internal contradiction.