Author :
Abstract
William Kentridge, Güney Afrika’daki apartheid sonrası dönemin toplumsal hafızasını ve travmatik geçmişle yüzleşme sürecini sanatıyla ele alan önemli bir figürdür. William Kentridge’in sanat yolculuğu, Güney Afrika’nın sancılı apartheid dönemi ve sonrasındaki toplumsal dönüşümlerle başlamıştır. Apartheid rejimi sırasında işlenen insan hakları ihlallerinin kurbanları ve failleri arasındaki karmaşık dinamikler, Güney Afrika’nın Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’nun çalışmalarıyla görünür kılınmıştır. Kentridge, bu komisyonun araştırmalarını yakından takip ederek sanatsal eserlerini bu bağlamda şekillendirmiştir. William Kentridge, bu süreçleri eserlerinde merkeze alarak, geçmişin yaralarıyla yüzleşmenin gerekliliğini vurgulamış ve izleyiciyi adalet, insan hakları ve toplumsal iyileşme üzerine derinlemesine düşünmelerini amaçlamıştır. Tiyatro oyunu, animasyon filmi ve gravür eserleriyle aynı tema üzerinde yoğunlaşan William Kentridge, toplumsal hafızanın unutulmaya yüz tutan yönlerine ışık tutarak söylenemeyeni bu eserleriyle görselleştirmiştir. Sanatçı, Ubu Tells the Truth gravür serisini Alfred Jarry’nin absürd karakteri Ubu’yu, toplumsal baskı ve şiddetin simgesi olarak kullanmaktadır. Ubu’nun grotesk görünümü, baskıcı güçleri temsil ederken; onun içindeki çıplak figürler, gücün altında ezilen bireylerin özgürleşme arayışını sembolize etmektedir. Kentridge, eserlerinde monokrom renk paleti ve grotesk imgeler aracılığıyla toplumsal adaletsizliklere karşı eleştirel bir yaklaşım sergilemektedir. Bu çalışma, Kentridge’in Ubu Tells the Truth gravür serisini otoriter rejimler karşısında bireysel kimlik ve adalet arayışını ele almak amacıyla doküman analizi yöntemi ile incelemektedir.
Keywords
Abstract
William Kentridge is an important figure who deals with the social memory of the post-apartheid period in South Africa and the process of confronting the traumatic past through his art. William Kentridge’s artistic journey began with South Africa’s painful apartheid era and the social transformations that followed. The complex dynamics between the victims and perpetrators of human rights violations committed during the apartheid regime were made visible through the work of South Africa’s Truth and Reconciliation Commission. Kentridge closely followed the investigations of this commission and shaped his artistic works in this context. By centring these processes in his works, William Kentridge emphasised the necessity of confronting the wounds of the past and aimed to make the viewer think deeply about justice, human rights and social healing. Focusing on the same theme with his theatre play, animated film and engraving works, William Kentridge has shed light on the forgotten aspects of social memory and visualised the unspeakable with these works. In Ubu Tells the Truth, the artist uses Alfred Jarry’s absurd character Ubu as a symbol of social oppression and violence. While Ubu’s grotesque appearance represents oppressive forces, the naked figures within him symbolise the quest for liberation of individuals oppressed by power. This study examines Kentridge’s Ubu Tells the Truth series of engravings with the document analysis method in order to address the search for individual identity and justice against authoritarian regimes.
