Koronavirüs pandemisi, kamusal alan kullanımlarında zorunlu dönüşümlere yol açmış ve yeni kolektif etkileşim biçimlerinin doğmasına sebep olmuştur. İnsanların bir arada olma ve başkalarıyla etkileşim içinde olma arzusu, belirli zamanlarda özel alanlarından ayrılarak kamusal mekanlara dahil olma isteğini beraberinde getirmektedir. Kamusal mekanların ortak eylem üretme alanı olarak kullanımları, tarihsel süreç içinde sürekli bir dönüşüm geçirmiştir. 2000’li yıllara kadar evrilen bu kullanımlar, koronavirüs pandemisi sürecinde zorunlu değişimlere maruz kalmıştır. Pandemi sırasında fiziksel temasın yayılmayı hızlandırması nedeniyle getirilen düzenlemeler, kamusal mekanlarda ortak eylem üreten bireylerin diyalog biçimlerinde köklü değişiklikler meydana getirmiştir. Pandemi sürecinde bireyler, fiziki olarak bir araya gelememeleri nedeniyle alternatif etkileşim yollarına başvurmuşlardır. İş dünyası, eğitim, sosyalleşme ve bazı sağlık hizmetleri sanal ortamda gerçekleştirilen buluşmalar aracılığıyla sürdürülmüştür. Bu süreçte konserler, seminerler ve çeşitli sosyal buluşmalar çevrimiçi toplantılar üzerinden yapılmıştır. Böylece, bireyler arasındaki iletişim ve etkileşim dijital platformlara kaymıştır. Bu çalışma, koronavirüs pandemisi nedeniyle kamusal mekan kullanımlarında ortaya çıkan uygulamaları, tasarım fikirlerini ve proje yarışmalarını ele alarak sanal kamusal mekan kullanımlarını incelemektedir. Aralık 2020’de pandeminin başlamasından Haziran 2021’de etkilerinin azalmaya başladığı döneme kadar olan süreçte Türkiye ve dünyadan seçilen örneklerin derlendiği bu araştırma, pandemi sürecinde kamusal mekan kullanımlarında yaşanan dönüşümleri ve bu dönüşümlerin kamusal mekanlar üzerindeki etkilerini kapsamlı bir şekilde analiz etmektedir. Bu bağlamda, gelecekte kamusal mekanların nasıl şekilleneceğine dair öngörülerde bulunulmaktadır.
The COVID-19 pandemic has led to mandatory transformations in the use of public spaces and has resulted in the emergence of new forms of collective interaction. The desire of individuals to be together and to interact with others often prompts them to leave their private spaces and engage in public places. The utilization of public spaces as areas for collective action has undergone continuous transformation throughout history. Until the 2000s, these uses evolved gradually, but the COVID-19 pandemic necessitated abrupt changes. During the pandemic, regulations implemented to prevent the spread of the virus through physical contact led to significant alterations in the modes of dialogue among individuals engaging in collective actions within public spaces. During the pandemic, individuals resorted to alternative means of interaction due to the inability to physically gather. The business world, education, socializing, and certain health services were conducted through virtual meetings. During this period, concerts, seminars, and various social gatherings were held via online platforms. Consequently, communication and interaction among individuals shifted to digital platforms. This study examines the practices, design ideas, and project competitions that emerged in the use of public spaces due to the COVID-19 pandemic, focusing particularly on virtual public space usage. It compiles examples selected from Turkey and around the world, covering the period from the onset of the pandemic in December 2020 to the time when its effects began to wane in June 2021. This research comprehensively analyzes the transformations in the use of public spaces during the pandemic and the impact of these changes on public spaces. In this context, it also provides predictions about how public spaces might be shaped in the future.