Bu makalede, son elli yıl içinde başta Ortadoğu ülkeleri olmak üzere zaman zaman Avrupa ve Amerika’da da meydana gelen uluslararası ölçekli terör eylemlerinin kökenleri ve bu eylemlerin siyasal İslam ile olan ilişkisi üzerinde durulacaktır. Özellikle Körfez Savaşı’ndan sonra Amerika’nın “Yeni Dünya Düzeni” adı altında Irak ve Afganistan’da hayata geçirmeye çalıştığı ve temelde Batının hegemonik üstünlüğünü yeniden kurmayı amaçladığı sömürgeci politikaları, daha çok müslüman toplumlarda militan dindarlık üzerinden beslenen ve kutsal değerlerini tehdit eden güçlere karşı mücadele ettiğini söyleyen fundamentalist akımların güçlenmesine yol açmıştır. Dini geleneklerin baskın olduğu bu toplumlarda bir yandan batı karşıtlığı radikalleşirken, diğer yandan kökten dinci hareketlerin de yayılmasına neden olmuştur. Buna karşın Batı dünyasının tarihsel olarak genelde doğuya, özelde de İslam ülkelerine yönelik sürdürdüğü oryantalist bakışının bir sonucu olarak İslam’ı terörle özdeşleştirmek ve bu algıyı dünyada da kabul ettirmek için DAEŞ’i nasıl kullandığı sorusu, bu makalenin yazılmasının temel gerekçesini oluşturmaktadır.
In this paper I focus on roots of international scale terrorist attacks occurred in particularly the Middle East countries and from time to time in Europe and America and the relationship of these acts with political Islam in the last fifty years. Especially after Gulf War, America's colonialist policies that aim to re-establish the hegemonic domination of Western world as it was reinforced with wars in Iraq and Afghanistan under "New World Order" caused strengthening of fundamentalist movements in Muslim communities that is fostered by militant pietism and claiming to fight against forces threatening the sacred values. In these societies where religious traditions dominate, while opposition to west was radicalized on the one hand it caused radical movements to spread on the other hand. However, the basic justification of this paper is the use of ISIS by Western Societies in order to identify Islam with terrorism and to impose this perception all over the world as a result of orientalist perspective against East and particularly against Islam as a historical attitude.