Başlangıcı insanlık tarihi kadar eski olan hikâye, Türk kültüründe modern anlamda her ne kadar Tanzimat dönemi ile başlatılsa da gelenek olarak İslamiyet öncesi döneme kadar farklı şekillerde kendisini göstermiştir. İslamiyet sonrası klasik edebiyatın teşekkülü ile beraber hikâye geleneği, yapı, konu, kaynak bakımından farklılaşarak Türk kültürünün içerisinde varlığını devam ettirmiştir. Bu gelenek içerisinde yazılmış olan eserlerden biri de çalışmamızda tanıtacağımız Gülşen-i Zürefa adlı mensur hikâyeler kitabıdır. İçerisinde bir bölümü içerik, motif ve teknik bakımdan Bin Bir Gece, Bin Bir Gündüz, El-Ferec Ba'de'ş-Şidde gibi klasik şark hikâyelerinden esinlenilerek yazılmış, bir bölümü bu eserlerdeki hikâyelerin uyarlanması ile esere dahil edilmiş, bir bölümü ise yerli kaynaklardan faydalanılarak telif şeklinde yazılmış yirmi iki hikâye bulunduran eserde, Mısır'dan İngiltere'ye İzmir'den Edirne'ye farklı coğrafyalarda yaşanan olaylar, kimi zaman masal ögeleriyle süslenmiş kimi zaman da tamamen yerli ve realist unsurlar barındıran bir görünüm kazanmıştır. Yerli hikâyelerde, yazıldığı dönemin sosyal ve siyasal boyutu, gelenek ve görenekleri yansıtılırken, klasik şark hikâyelerinin etkisiyle yazılan hikâyelerde masal özellikleri ve olağanüstü unsurlarla örülü hikâyeler fantastik ve sürükleyici bir havaya bürünmüştür. Bu bağlamda klasik sonrası dönemde yazılmış bir hikâye kitabı olarak Gülşen-i Zürefâ mensur hikâye geleneğinin bir parçasıdır ve klasik edebiyatımızda geleneğin zaman içerisindeki seyrini göstermesi bakımından önemli bir yere sahiptir.
Story whose start is as old as human history, though it is initiated in Turkish culture by Tanzimat period in modern terms, it had showed itself traditionally in different ways until pre-islamic term. Tradition of story continued its existence in Turkish culture by evolving in terms of structure, subject and source following the formation of post-islamic classical literature. One of the stories written within this tradition is Gülşen-i Zürefa which we will introduce in this study. There are stories inspired from classical eastern stories such as Arabian Nights, El-Ferec Ba'de'ş-Şidde in terms of content, mitologia and technical aspects inside this work. Also, some part of the stories are original work of the writer or adapted stories by the writer. There are total of 22 stories in this work. The events experienced in various geographic regions, from Egypt to England from Izmir to Edirne, are sometimes decorated with the elements of tales and sometimes gains a view which includes local and realist elements. While local stories reflect the social and political view and tradition of their time, they become fantastic and fascinating with tale features and supernatural elements in the stories written with the effects of classical Eastern stories. Hence, Gülşen-i Zürefâ, as a story collection written in post-classical term, is a part of our prose story tradition. It has an important place in terms of reflecting the evolvement of tradition throughout time in our classical literature.