Tarih boyunca dini yapılar farklı toplumların kültürel kimliklerinin mekâna yansımasına tanıklık eden çok katmanlı miras ögeleri olmuştur. İspanya’da Müslüman egemenliği döneminde cami olarak inşa edilen, Hıristiyan egemenliği sırasında ise kiliseye dönüştürülen yapılar bu konuda en dikkat çekici örnekler arasında yer almaktadır. Çalışma kapsamında da İspanya’da yer alan Müslüman döneminde cami olarak inşa edilip, Hristiyan egemenliği sonrasında kiliseye dönüştürülen yapılar örneklem olarak belirlenmiştir. Örneklemde yer alan yapılar Kurtuba Ulu Camii, İşbiliye Ulu Camii, Granada Ulu Camii ve Babü’l Merdüm Camii’dir. Çalışmada yöntem olarak literatür taraması ve karşılaştırmalı analiz yöntemleri kullanılmıştır. Yapıların özgün malzeme kullanımı, plan ve süslemelerinin değiştirilmesi, yapıların dönemsel katkılarına saygı gösterilmesi gibi durumları ile birlikte müdahale sebepleri ve türleri açısından değerlendirmeler gerçekleştirilmiştir. Elde edilen bulgulardan ise Kurtuba Ulu Camii ve Babül Merdüm Camii’lerinin özgün kimliklerini kısmen korudukları; İşbiliye Ulu Camii ve Granada Ulu Camii’nin ise yapısal bütünlüğünün büyük ölçüde ortadan kalktığı sonucuna ulaşılmıştır. Elde edilen sonuçlar dini yapıların dönüşümlerinin yalnızca işlevsel değil, aynı zamanda toplumların egemenlikleri sonrasında kültürlerini de mekanlara yansıttıklarını ortaya koymaktadır.
Throughout history, religious buildings have served as multilayered heritage elements that reflect the cultural identities of different societies within spatial contexts. In Spain, structures that were originally constructed as mosques during the period of Muslim rule and later converted into churches under Christian domination are among the most striking examples of this transformation. In this context, the study focuses on religious buildings in Spain that were built as mosques during the Muslim era and later converted into churches after Christian rule. The selected case studies are the Great Mosque of Córdoba, the Great Mosque of Seville, the Great Mosque of Granada, and the Bāb al-Mardūm Mosque. The study employs literature review and comparative analysis methods. The buildings were evaluated in terms of the use of original materials, alterations in plans and decorations, respect for contributions from different periods, and the causes and types of interventions. The findings reveal that the Great Mosque of Córdoba and the Bāb al-Mardūm Mosque partially preserved their original identities, whereas the Great Mosques of Seville and Granada have largely lost their structural integrity. The results indicate that the transformations of religious structures are not only functional but also reflect the ways in which societies have projected their cultural identities into spaces following changes in sovereignty.