Bu makalede, 20. yüzyılın önde gelen Avrupalı bestecilerin eserleri merceğinden bakılarak klarnetin 20. yüzyıl müzik kültüründeki yeri incelenmektedir. Yirminci yüzyıl dönemi, yoğun stilistik arayışlarla, yeni ses sistemlerinin gelişimiyle ve nefesli çalgıların ifade imkanlarının genişlemesiyle karakterize edilen önemli bir zaman dilimini kapsamaktadır. Bu koşullar altında klarnet, tını esnekliği, geniş dinamik aralığı ve zengin akustik imkanları sayesinde özel bir konuma sahip olmuştur, bu da hem oda hem de senfoni edebiyatının ayrılmaz bir parçası olmasını sağlamıştır. Çalışmanın amacı, 20. yüzyıl eserlerinde klarnetin kullanımının özgünlüğünü belirlemek ve enstrümanın teknik ve sanatsal dönüşümlerini dönemin genel müzikal gelişimi bağlamında analiz etmektir. Çalışmada, 20. yüzyıl Fransız ve Alman bestecilik okullarını temsil eden, klarnet ve piyano için iki önemli eser olan Francis Poulenc’in Sonatı ve Paul Hindemith’in Sonatı’nın karşılaştırmalı analizine özel önem verilmektedir. Bu eserlerin karşılaştırılması, ulusal stillerdeki, estetik yaklaşımlardaki ve enstrümanın icra doğasının yorumlanmasındaki farklılıkları ortaya koymaktadır. Çalışma sırasında, her iki sonatın da klasik formun unsurlarını yenilikçi armonik çözümlerle birleştirerek klarnet için oda müziği repertuarının evriminde önemli bir aşamayı temsil ettiği belirtilmiştir. Klarnet partilerinin analizi, bestecilerin özellikle enstrümanın tonlamasının saflığına, solo ve eşlik partileri arasındaki dengeye ve enstrümanın ses renklerinin zenginliğine özel önem verdiğini göstermektedir. Sonuç bölümünde, bu eserlerin haklı olarak pedagojik uygulamada ve konser programlarında merkezi bir yer tuttuğu ve yüksek sanatsal ve teknik ustalığın örnekleri olarak kaldığı vurgulanmaktadır. Bu makale Prof.Dr. Ali AKBAROV danışmanlığında 12.06.2019 tarihinde tamamladığımız “Çağdaş Dönem Bestecilerin Eserlerinde Klarnetin Yeri” başlıklı doktora tezi esas alınarak hazırlanmıştır (Doktora Tezi, Trakya Üniversitesi, Edirne, Türkiye, 2019).
This article examines the place of the clarinet in 20th-century musical culture through the lens of the works of leading European composers. The 20th century encompasses a significant period of time characterised by intensive stylistic searches, the development of new sound systems, and the expansion of the expressive capabilities of wind instruments. Under these circumstances, the clarinet gained a special position due to its tonal flexibility, wide dynamic range, and rich acoustic possibilities, which allowed it to become an integral part of both chamber and symphonic literature. The aim of the study is to identify the specific use of the clarinet in 20th-century works, as well as to analyse the instrument's technical and artistic transformations within the context of the era’s overall musical development. The study pays particular attention to a comparative analysis of two key works for clarinet and piano - Francis Poulenc’s Sonata and Paul Hindemith’s Sonata, representing the French and German compositional schools of the 20th century. Comparing these works allows us to identify differences in national styles, aesthetic approaches, and the interpretation of the instrument's performing nature. The study noted that both sonatas represent an important stage in the evolution of the chamber repertoire for clarinet, combining elements of classical form and innovative harmonic solutions. An analysis of the clarinet parts reveals the composers’ particular attention to intonation purity, the balance between the solo and accompanying parts, and the instrument’s rich tonal colours. In conclusion, it is emphasised that these works rightfully hold a central place in pedagogical practice and concert programs, remaining examples of high artistic and technical mastery. This article is extracted from my doctorate dissertation entitled “The Place of the Clarinet in the Works of Contemporary Composers”, supervised by Prof.Dr. Ali AKBAROV (Ph.D. Dissertation, Trakya University, Edirne, Turkey, 2019).