Endüstriyel tarihin erken aşamaları için önemli bir iktidar ekonomisi olan kömür günümüzde yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına yerini bırakmaktadır. Bununla birlikte fosil yakıt olarak dünyanın enerji ihtiyacının karşılanmasında temel olarak görülen kömür üretiminin, dünya çapında ölçeği azalsa da sürmektedir. Bu çalışma, yüzünü yenilenebilir enerjiye çeviren ve endüstrileşmede öncü olan ülkelerin artık bu iş koluna dair azalan istihdamının neticesinde maden işçilerinin ve yaşamının fotoğrafik temsilleriyle, hala kömür üretiminin yoğunlukla sürdüğü ve maden facialarının yaşandığı ülkelerdeki maden işçilerinin fotoğrafik temsillerini çözümlemektedir. Mekanla doğrudan bağıntılı bir toplumsallığı barındıran madenci yaşamları, sanayileşmenin üretici ve itici gücünü oluşturmaktadır ve zorlu çalışma koşulları nedeniyle emek mücadelesinin de yüzü oluşturmaktadırlar. Amerika, İngiltere, Çin ve Türkiye’den doküman analiz yoluyla seçilen fotoğraflar Erwin Panofsky’nin ikonografik analiz yöntemiyle incelenmiştir. Amerika ve İngiltere’de endüstrileşmenin erken safhalarında toplumsal belgesele konu olacak sorunları barındıran görsel temsilin; günümüzde endüstriyel tarihin kültürel mirası şeklinde değerlendirildiği tespit edilmiştir. Buna karşın dünya kömür kapasitesinde zirveyi koruyan Çin’de 19. yüzyılın kömür madenciliğinin çalışma koşullarına benzer görsel temsiller görülmekle birlikte yerli fotoğrafçların çağdaş fotoğrafik pratiklerle kendilerine dair bakışı yeniden oluşturdukları söylenebilir. Türkiye’de ise kurumsal görsel bellek eksiliğinin yanı sıra fotoğrafik temsillerin maden faciaları gibi olaylara dayalı ve de hüzünlü bir portre çizdikleri ortaya çıkmıştır. Kömür karasının bedende bıraktığı iz ve kirin, emeğin kutsanmasına dönük bir simge olarak kullanıldığı sonucuna varılmıştır.
Coal, an important economic power in the early stages of industrial history, is nowadays being replaced by renewable and sustainable energy sources. However, coal production, considered fundamental in meeting the world's energy needs as a fossil fuel, continues, albeit on a reduced scale globally. This study analyzes the photographic representations of miners and their lives in countries where employment in this sector has decreased due to the shift towards renewable energy and industrial pioneer nations, as well as in countries where coal production remains intense and mining disasters occur. The lives of miners, which are directly related to space, form the productive and driving force of industrialization and, due to harsh working conditions, represent the face of labor struggles. Photographs selected from the USA, the UK, China, and Turkey were examined using Erwin Panofsky's iconographic analysis method. It was found that the visual representation, which had issues worthy of social documentation in the early stages of industrialization in America and the UK, is now evaluated as the cultural heritage of industrial history. In contrast, in China, which maintains the top position in the world's coal capacity, visual representations similar to the working conditions of 19th-century coal mining are observed, although it can be said that local photographers have redefined their perspectives through contemporary photographic practices. In Turkey, in addition to the lack of institutional visual memory, photographic representations are based on events such as mining disasters and portray a melancholic image. It was concluded that the traces and dirt left by coal black on the body are used as a symbol for the sanctification of labor.