En sık görülen psikolojik rahatsızlar arasında olan depresyon ve kaygı bozuklukları bireyin işlevselliğini ve yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyerek gittikçe yaygınlaşmaya başlamıştır. Dolayısıyla, depresyon ve kaygı bozuklukları için etkili değerlendirme araçlarını araştırmada ve klinik ortamlarda kullanmak hem tedavi hem de önleyici müdahaleler açısından önem taşımaktadır. Bu çalışma kapsamında Genel Kaygı Şiddeti ve Etkisi Ölçeği (GKÖ; Norman ve ark., 2006) ile Genel Depresyon Şiddeti ve Etkisi Ölçeği’nin (GDÖ; Bentley ve ark., 2014) Türkçe versiyonlarının psikometrik özellikleri incelenmiştir. Araştırmaya İzmir’deki bir devlet üniversitesinde öğrenimlerine devam eden 281 öğrenci katılmıştır. Ölçümlerin test tekrar test güvenirliğini sınamak için örneklemden 61 kişiye tekrar ulaşılmıştır. Her iki ölçeğin faktör yapısına yönelik analiz sonuçları ölçeklerin orijinal çalışmalardaki gibi tek faktörlü yapısını doğrulamıştır. Geçerlik analizleri sonucunda da her iki ölçek ile kaygı, depresyon ve iyi oluş yapılarını değerlendiren ölçüm araçları arasında anlamlı ve kabul edilebilir düzeyde korelasyonel ilişkiler görülmüştür. Ölçüt-bağıntılı geçerlik kapsamında ise katılımcıların GKÖ ile GDÖ puanlarının daha önceden psikiyatrik bir tanı alıp almama durumuna göre (psikiyatrik tanı var/yok) farklılaşıp farklılaşmadığını değerlendirmek için Mann Withney U testi uygulanmıştır. Buna göre, psikiyatrik bir tanısı olan (n = 46) katılımcıların GKÖ ve GDÖ toplam puanları herhangi bir psikiyatrik tanısı olmayanlara (n = 235) kıyasla anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur. Güvenirlik analizleri sonucunda; GKÖ için Cronbach alfa iç tutarlılık katsayısı .89 ve test-tekrar test güvenirlik değeri ise .52 olarak tespit edilmiştir. GDÖ’nün Cronbach alfa iç tutarlılık katsayısının .93 ve test-tekrar test güvenirlik katsayısının .60 olduğu bulunmuştur. Sonuç olarak; çalışma bulguları, GDÖ ve GKÖ’nin Türkçe formlarının geçerli ve her iki ölçekten elde edilen ölçümlerin güvenilir olduğuna dair kanıtlar ortaya koymuştur. Her iki ölçeğin de kısa sürede uygulanması avantajı ile hem bilimsel araştırmalara hem de klinik uygulamalara önemli katkılar sağlayacağı düşünülmektedir.
Depression and anxiety disorders which are among the most frequent psychological disorders have become increasingly common, significantly affecting the functionality and quality of life of the individual. Effective and practical assessment tools for depression and anxiety disorders in research and clinical settings is thus vital to therapeutic and preventive interventions. Psychometric properties of the Turkish versions of Overall Anxiety Severity and Impairment Scale (OASIS; Norman et al., 2006) and Overall Depression Severity and Impairment Scale (ODSIS; Bentley et al., 2014) were investigated within the scope of this study. Research sample included 281 undergraduate students from a state university in İzmir and to examine their test-retest reliability, 61 partipicants were recruited again. The analysis results for the factor structure of both scales confirmed the single-factor structure of the scales as in the original studies. Validity analyses showed that there were high correlations between both scales and the other measures focusing on the variables of anxiety, depression and well-being. In the context of the criterion-related validity, the Mann Withney U test was used to evaluate whether the scores of OASIS and ODSIS differed according to the status of having psychiatric diagnosis. Accordingly, participants with a psychiatric diagnosis (n = 46) had significantly higher scores of OASIS and ODSIS than those without any psychiatric diagnosis (n = 235). As a result of the reliability analyses, Cronbach’s alpha and test-retest reliability for OASIS were found to be .89 and .52, respectively. Cronbach’s alpha and test-retest reliability for ODSIS were found to .93 and .60, respectively. In conclusion, the findings of the study provide evidence for the validity of Turkish versions of OASIS and ODSIS and reliability of the measurements obtained from both scales. Given the advantages, the both scales are thought to make important contributions to both scientific research and clinical applications.