Roman insanlar temel kültürel kıymetlerini çağlar boyunca, özgül bir tarih gerekirse Bizans devirlerinden bu yana hep muhafaza edegelmişlerdir. Bu kavmin menşei Hindistan’a kadar takip edilebilir ki oradan bir surette dünyanın hemen her yerine yayılmışlardır. Bazıları konar-göçer hayat tarzını bayağı yakın zamanlara kadar sürdürmüş iken; kimileri de belli şehir ve kasabalarda kendilerini topluca iskân eylemişlerdir. İstanbul Romanlarının yerleşikleri esasen tarihî sura yakın mevkilere inhisar ederler. Bu neşeli ve gamsız insanlara “ana bulvar” toplum bazı menfi sıfatlar nispet etmiş ise de; (müzik yeteneği ve el sanatları gibi) geçek erdemleri kat’iyyen yadsınamamıştır. Bu özgül çalışmada; bu topluluklar; bir akademik makalenin kapsamının elverdiği ölçüde teferruatı haiz şekilde ele alınmışlardır. Bu itibarla başvurulan ana kaynaklar; mühim sosyal bilimci François de Vaux de Foletier’in Fransızca kitabı ile; merhum sosyal-tarihçi Reşad Ekrem Koçu’nun (vefatıyla yarım kalan) şahane çalışması İstanbul Ansiklopedisi’nin bazı ciltlerinden ibarettir. Diğer tâlî kaynaklar da kullanılmıştır. Yazar Kendi şahsî deneyimlerini de çalışmaya derc etmiştir. Modası geçmiş ve hor görülen “Ç*ng*n*” kelimesi; mecburî aktarımlar dışında, yazarca bilinçli olarak atlanmıştır.
Romani people have preserved their basic cultural values throughout ages, in fact since Byzantium times. Their origins can be traced to India, from where they somehow dispersed practically everywhere around the world. Certain tribes kept living as nomadic people until fairly recent times; while others got settled collectively in districts of certain cities and counties. In Istanbul sedentarized Romanis essentially pertain to some old neighborhoods near the ancient citywall. The bigger society attributed some negative qualities to those jovial, carefree communities; while some of their true virtues (like music talent and skilled handicrafts) could never be contested. In this particular study; they are handled from a sociologicay viewpoint in as much detail as possible for the scope of an academic article. The major sources hereby consulted comprise an expert work in French by the prominant social scientist François de Vaux de Foletier, as well as a few volumes of the splendid (if only interrupted-by-the-very-death of its instigator) masterpiece of social-historian, late Reşat Ekrem Koçu, İstanbul Encyclopedia. Auxuliary complementary literature is also included. The author did insert a sequence of his own experiences. The outdated-and-despised Turkish-word “Ç*ng*n*” is deliberately omitted by the author, except solely in obligatory quotations.