Mehmet Açar tarafından yazılan ve Türk edebiyatındaki distopik eserlere örnek teşkil eden Kayıp Hasta romanı ile dünya edebiyatında distopyanın klasik örneklerinden olan Aldous Huxley’in Cesur Yeni Dünya adlı romanı kafkaesk atmosfer bakımından karşılaştırmalı olarak incelendi. Bu süreçte, eserlerin distopik özelliklerine yer verilmiş ve kafkaesk atmosferi yansıtan mekânlar irdelenmiştir. Kayıp Hasta ve Cesur Yeni Dünya eserleri için ayrı ayrı iç ve dış mekânların kafkaesk özellikleri incelenmiş ve bu özellikler birbirleriyle kıyaslanarak çıkarımlara varılmıştır. İki eserde de kapalı mekânın boğuculuğu, labirente benzer özellikleri ve ana karakterleri baskılaması ortak olup kafkaesk atmosferi yansıtan en önemli unsurlardır. Buna karşın iç mekânların aksine dış mekânlar distopyalardan kurtuluşun simgesidir. Dış mekânlarda karakterler daha özgürdür ve distopyayı oluşturan kafkaesk atmosferin etkileri kaybolur.
The novel Lost Patient, written by Mehmet Açar which is setting an example for dystopian works in Turkish literature and Brave New World by Aldous Huxley, one of the classic examples of dystopia in world literature, were analyzed in terms of Kafkaesque atmosphere. In this process, the dystopian features of the works were analyzed and the spaces reflecting the Kafkaesque atmosphere were examined. In Lost Patient and Brave New World, the Kafkaesque features of the interior and exterior spaces were examined separately and reached outcomes by this method. The suffocating indoor space, labyrinth-like features and suppression of the main characters are common in both works, which are the most important elements that reflect the Kafkaesque atmosphere. On the other hand, unlike interior spaces, exterior spaces are the symbol of liberation from dystopias. In outdoor spaces, the characters are free and the effects of the Kafkaesque atmosphere that created the dystopia are diminished.