Hasan Ali Toptaş’ın deneysel anlatısı olan “Bin Hüzünlü Haz” romanı, üstkurmaca bir metindir. Postmodern anlatı olan bu roman, hem fantastik ögeler içermesi hem de metinlerarası ilişkiler bakımından arketipsel eleştiri bağlamında incelenmeye imkân sağlamaktadır. Tarih boyunca ilk anlatılardan itibaren varlığını koruyan arketipler, günümüz metinlerinin de özünü oluşturur. Özellikle postmodern anlatıların kolektif bilinçdışının bu zengin birikiminden yararlandığı görülmektedir. Arayış miti çevresinde kurgulanan “Bin Hüzünlü Haz” romanı olay örgüsünün dışında yazar açısından da bir üslup arayışına dönüşür. “Bin Hüzünlü Haz” romanı Carl Gustav Jung’un arketip kavramının ışığında anlatıcı, olay örgüsü, kişiler bakımından incelenmiştir. Çalışmada, kolektif bilinçdışının birikimlerini yansıtan arketiplerin anlatının yapı ve tema unsurlarına katkı sağlayacak şekilde işlendiği görülmüştür.
The novel "Bin Hüzünlü Haz", which is the experimental narrative of Hasan Ali Toptaş, is a metafiction. This novel, which is a postmodern narrative, provides an opportunity to be examined in the context of archetypical criticism, in terms of both fantastic elements and intertextual relations. Archetypes, which have existed since the first narratives throughout history, are the essence of today's texts. It is seen that especially postmodern narratives benefit from this rich accumulation of collective unconscious. The novel “Bin Hüzünlü Haz”, which is constructed around the myth of the quest, turns into a search for a style for the writer besides the plot. In the light of the archetype concept of Carl Gustav Jung, the novel "Bin Hüzünlü Haz" was examined in terms of narrator, plot and characters. In the study, it was seen that archetypes reflecting the accumulation of the collective unconscious are processed in a way that will contribute to the structure and theme elements of the narrative.