Oya, geleneksel kültürümüzün ve el sanatlarımızın önemi bir koludur. Küçük sandıklarda saklanan ve büyük bir kültürü barındıran oyalara verilen adlar Türk dilinde önemli bir yer tutar. Oyalar, kadınların dışa açılan bir penceresi, söyleyemediği sözlerin tercümanı olmuştur. Öfkesini, sevincini, kıskançlığını ve daha birçok duygusunu oyalarla dışa yansıtmıştır. Bu dışa vurum sürecinde çevresindeki dağlar, tepeler, çiçekler, renkler ve birçok nesne ona yardımcı olmuştur. Her yöre kendi kültürünü oyalara yansıtmıştır. Ortaya çıkan bu el emeği göz nuru eserler isimsiz kalmamış ve baskın olan yönleri doğrultusunda isimler almışlardır. Bu çalışmamızda Anadolu’nun çeşitli yörelerinden derlediğimiz ve taradığımız eserlerde geçen başörtüsü kenarı olarak kullanılan oyalara verilen isimler sınıflandırılmaya çalışılmıştır. 449 adet oya adı bu sınıflandırmada yer almıştır. Böylece Türkçenin oya adları konusunda ne kadar zengin bir söz varlığına sahip olduğu ortaya konmuştur.
Lace is an important section of our traditional culture and handcrafts. The names given to the laces hiding in small packing cases and holding deep culture have an important place in Turkish language. The laces turned out to be a window of women opening out and a translator of words that they couldn’t verbalise. They abreacted their anger, happiness, jealousy and many other feelings with laces. During this abreacting process, mountains, hills, flowers, colours and some other objects in their surroundings helped them. Each region reflected their own culture on laces. These handcrafts that came out of were not nameless and they took names in line with their dominant features. In this study, the names given to the laces which are mentioned on the works we compiled and scanned and being used as scarf edge are tried to be classified. 449 lace names are included in this classification. Thus, it has been revealed that how rich a vocabulary exists in Turkish on lace names.