Klasik şairlerin devlet ricaline yakın olma ve edebî faaliyetlerini bu şahsiyetlerin himâyesinde devam ettirip kendilerine bu şekilde bir statü elde etmek istemeleri, Ortaçağ Doğu ve Batı dünyasında kabul gören bir geleneğin parçasıdır. Başkentler, sarayları, devrin ileri gelenlerinin konakları, şair-hamî ilişkilerinin en sık yaşandığı yerler olmuştur. Ancak Doğu dünyasında peygamberin Ka’b bin Züheyr’in yazdığı ve Kaside-i Bürde olarak geçen şiir karşılığında kendisine hırkasını hediye etmesi, şaire hediye verilmesinin sünnet addedilmesini ve dinsel bir formasyon kazanmasını sağlamıştır. Sanatçı, eserini iktidara sunarak makam, mevki, caize ve şöhret elde ederken iktidar sahipleri de iktidarlarını bu sayede geniş halk kitlelerine yayma fırsatı yakalardı. Bu anlamda şairin hamîsine sunduğu eser, salt caize elde etme amacından daha öte anlamlar ifade etmektedir. 15. yüzyılın önemli şairlerinden Necâtî Bey’in de hayatında hamîlik izlerini ve kasidelerini sunduğu devlet ricalinden caize talep ettiğini görmek mümkündür. Şairin kasidelerini baz alarak şairin himâye ve caize talebini ortaya koymak bu çalışmanın ana eksenini oluşturmaktadır.
The fact that classical poets wanted to be close to the state and to pursue their literary activities under the auspices of these personalities and to obtain such status to them was part of a tradition accepted in the Middle East and Western world. Capitals, palaces, mansions of the leaders of the period, poet-patron relations were the most common places. However, in the Eastern world, the prophet gave his cardigan in exchange for the poem that is named as Kaside-i Burde written by Ka’b bin Züheyr, and the gift of the poet was considered circumcised and gained a religious formation. By presenting his work to power, the artist gained authority, position, status, and fame, while the owners of power had the opportunity to spread their power to large masses of people. In this sense, the work that the poet presents to his patron means more than just the purpose of obtaining a present. It is possible to see that Necâtî Bey, one of the important poets of the 15th century, demanded permission from the state to whom he presented the traces of the patronage and the qasidas. The main axis of this study is to reveal the poet's request for protection and permission on the base of qasidas.