Günümüzde ruhsal hastalıklar kategorisinde yer alan şizofreni hastalığına sahip bireyler en çok damgalamaya maruz kalan kişilerdir. Gün geçtikçe tedavide yüz güldürücü sonuçlar elde edilmektedir. Fakat farmakolojik tedavi tek başına yeterli değildir. Hastaların tam bir iyilik halinin sağlanabilmesi, hastalık öncesi sahip oldukları yaşam kalitelerinin tekrar kazanılabilmesi için tıbbi tedavilerin yanında psiko-sosyal tedavilere de ihtiyaç vardır. Bu çalışmada, Toplum Ruh Sağlığı Merkezi (TRSM) tarafından takip edilen şizofreni hastalığına sahip bireylerin damgalanma düzeylerine bağlı olarak yaşam kalitelerini incelemek ve mevcut durumları hakkında bilgi sahibi olmak amaçlanmıştır. Çalışmamız farmakolojik tedavi yanında yeni yaklaşımların benimsenmesi ve geliştirilmesi açısından önem taşımaktadır. Hastaların mevcut durumları hakkında bilgi sahibi olmak geliştirilebilecek çözüm önerilerine ışık tutacaktır. Bundan hareketle çalışmamıza Aralık 2017 – Şubat 2018 tarihleri arasında Esenyurt TRSM tarafından takip edilen, iletişim kurulabilen, ölçek uygulanmasını kabul eden ve düzenli olarak merkeze gelen 105 şizofreni tanılı hasta dâhil edilmiştir. Çalışmamıza katılanlara sosyo-demografik bilgi formu yanında "Dünya Sağlık Örgütü Yaşam Kalitesi Ölçeği – Kısa Formu" ile "Ruhsal Hastalıkların İçselleştirilmiş Damgalanması Ölçeği (RHİÖD)" uygulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS yardımıyla t-Testi, Anova ve Regresyon Analizi teknikleriyle analiz edilip yorumlanmıştır. Çalışmamız bulguları damgalama ve yaşam kalitesi hipotez testleri karşılaştırıldığında literatürle uyumlu olarak şizofreni hastalarında içselleştirilmiş damgalanma düzeyi arttıkça yaşam kalitesinin azaldığı, genel sağlık durumunun azaldığı, fiziksel sağlık durumunun azaldığı, psikolojik sağlık durumunun azaldığı, sosyal ilişkiler durumunun azaldığı ve çevre durumunun azaldığı ortaya çıkmıştır. Bu sonuçlarla birlikte şizofreni hastalarının, her insanın onurlu bir hayat sürmesini gaye edinen sosyal hizmet bakış açısıyla değerlendirilmesi, damgalamayla mücadele eden TRSM’lerin sayısının arttırılması, hastaların tıbbi tedavi yanında psikososyal yaklaşımlarla da desteklenerek mevcut yaşam kalitelerinin yükseltilmesi önerilebilir.
Today, individuals with schizophrenia in the category of mental disorders are the ones that are most exposed to stigmatization. Pleasing results are obtained in the treatment day by day. However, pharmacological treatment alone is not enough. In addition to medical treatments, psychosocial treatments are also needed to ensure that patients achieve a complete well-being and regain their pre-disease quality of life. In this study, it was aimed to examine the quality of life of schizophrenic patients followed-up by Community Mental Health Center (CMHC) according to their stigma levels and to gain information about their current situation. Our study is important in terms of the adoption and development of new approaches besides pharmacological treatment. Having information about the current state of the patients will shed light on suggestions for solutions that can be developed. Accordingly, 105 schizophrenia diagnosed patients who agreed to be applied a scale and are able to be communicated, followed-up by Esenyurt CMHC between December 2017 – February 2018, were included in our study. In addition to the socio-demographic data sheet, "World Health Organization Quality of Life Scale-Short Form" and "Internalized Stigma of Mental Illness Scale (ISMI)" were applied to the participants of our study. Data was analyzed and interpreted using t-Test, ANOVA and regression analysis techniques with the help of SPSS. When findings in our study were compared with stigma and quality of life hypothesis tests, it was revealed that as the level of internalized stigma in schizophrenia patients increased, their quality of life, overall health status, physical health status, mental health status, social relations status and social circle decreased, which is in line with the literature. With these results, it may be suggested that patients with schizophrenia should be assessed from a social service point of view, which aims at ensuring that every person lives a dignified life, and the number of CMHCs fighting with the stigma can be increased. In addition to medical treatment, patients can also be supported by psychosocial approaches to improve their current quality of life.