Bu çalışma, Sinop'ta yiyecek içecek işletmelerinde tüketime sunulan bazı salata ve mezelerin mikrobiyolojik kalitelerini araştırmak, ilgili analizler dahilinde ortaya çıkan sonuçlara yönelik yönetimsel bir yaklaşım geliştirerek gıda hijyeni ile ilgili sürdürülebilir bir yönetim anlayışı geliştirebilmek amacıyla yapılmıştır. Gıda hijyeni anlayışının benimsenmesi ve bu anlayışın gerekli eğitim programları ile sürdürülebilir bir yönetim anlayışı ile gerçekleştirilmesi uzun süreli bir bilincin ortaya konması açısından önem taşımaktadır. Bu amaçla Sinop merkezde faaliyet gösteren yiyecek içecek işletmelerinden 16 adet salata (yeşil ve çoban salata) ve 32 adet çeşitli meze (Rus salatası, acılı ezme, haydari ve çiğ köfte) olmak üzere toplam 48 adet örnek, mezofil aerop bakteri (TMAB), maya ve küf, coliform bakteri yönünden analize alınmıştır. Örneklerde farklı düzeylerde koliform bakteri bulunması, genel hijyen kurallarının tam olarak uygulanmadığını göstermektedir. TMAB ile maya ve küf sayılarının tüketim sınırları içinde olduğu ancak mikrobiyolojik kalitenin düşük olduğu tespit edilmiştir.
This study was carried out to investigate the microbiological qualities of some salads and meals that were presented in the food and beverage business in Sinop and to develop a sustainable management approach to food hygiene by developing a managerial approach to the results of relevant analyzes. The importance of adopting the food hygiene approach and realizing this understanding with the necessary education programs and a sustainable management understanding is important for putting forth a long-term consciousness. For this purpose, a total of 48 specimens including 16 salads (vegetable salad and coban salad) and 32 various appetizers (Russian salad, hot paste, haydari and raw meatball), mesophilic aerobic bacteria (TMAB), yeast and mold, coliform bacteria. The presence of coliform bacteria at different levels in the samples indicates that general hygiene rules are not fully applied. With TMAB, yeast and mold numbers were within the consumption limits but microbiological quality was found to be low.