Kudüs, ilk kıble olması, Mekke ve Medine’den sonra üçüncü kutsal şehir sayılması nedenleriyle Türk Edebiyatında çok önemli bir yere sahiptir. Pek çok Türk şair ve edip, özellikle son iki asırda, Kudüs-i Şerif hakkında birbirinden güzel pek çok şiir ve kaside yazmışlardır. Bu şiir ve kasideler bir yandan Kudüs’ün bugünkü elemli halini dile getirirken diğer yandan da bu kutsal mekanı ve insanını kurtarma ümitlerini birlikte ele almışlardır. Kudüs’e duyulan derin hüzün ve ümit Türk şairlerin gönüllerini harekete geçirmiştir. Bu araştırmada “Kudüs Şairi” lakabını alan ve “Kudüs’süz ve İstanbul’suz aşk yoktur” diyen Nuri Pakdil ile birlikte pek çok şair ve edibin Kudüs hakkında yazdıklarına ışık tutulmuştur. Ayrıca bu araştırmada, Kudüs (Beytü’l-Makdis) halkının Türk kültürüne önem verdikleri dile getirilmiş, Kudüs’te bulunan İhya-ı Türas İslami, Halidiye, Budeyriye ve el- Ensarî Vakfı kütüphanelerindeki yüzlerce Türkçe el-yazma ve basılı eserin halen titizlikle korunuyor olmasına da vurgu yapılmıştır. Kudüs, Türk kültürünün önemli bir parçasıdır. Kudüs, insanlık aleminin kalbidir. İnsanlık dünyası, farklı din ve kültürlerin bir arada, hoşgörü ortamında birlikte yaşadığı işgal öncesindeki huzurlu Kudüs’ü aramaktadır. Gönlü Kudüs’te olan Türk şairleri Kudüs’ün eski huzurlu ve mutlu günlerine geri dönmesini arzu etmektedirler. Kudüs şairleri, son asırda Kudüs’te yaşanılan dayanılmaz zulümler karşısında asla susmadılar ve susmayacaklardır. Kudüs şairleri, Kudüs’ün kurtuluşu yönündeki ümitlerini hep dile getirdiler. Kudüs’le ilgili Türk edipleri ve şairleri yazmış oldukları eserlerinde, bir taraftan Kudüs’te olup biteni canlı bir ayna gibi aynen aksettirirlerken hüzünlerini, diğer taraftan da zulmün sona ermesi yönündeki emel ve ümitlerini dile getirmişlerdir. Bu sunumda, genellikle Kudüs’ün Türk kültüründeki yerine, özellikle de Kudüs’ün çağdaş Türk şiirindeki yansımalarına ışık tutulmuştur.
Many Turkish writers have taken an interest in the city of Jeusalem in their writings. In particular, this paper deals with Turkish poets such as Nuri Pakdil who looks at Jeusalem in a way that is tinged with both hope and sorrow. Such poetry dwells on the fact that Jerusalem before the Israeli occupation was a center for tolerance and coexistence and shows belief in the possibility of the revival of that multicultural scene. On the other hand, this study touches on Jerusalemites’ interest in Turkish literature, as many bookstores in Jeusalem bear witness.