Zorunlu oy kullanımı, modern demokrasilerde seçimlerde düşük katılım oranı ile toplumdaki siyasal eşitsizliğe karşı yasalarca öngörülen bir tedbirdir. Bununla birlikte egemenliğin doğasıyla yakından ilgili olması, bu noktada oy vermenin bir hak mı ödev mi olduğu sorularını beraberinde getirmiştir. Hak olduğu düşüncesinden yola çıkıldığında bireyi, hakkı olan bir şeyi kullanmaya zorlamanın demokratik olmadığı ve dolayısıyla bireyin özgürlüğüne ve iradesine bir müdahale olduğu ifade edilmekte ve zorunlu oy kullanımına karşı çıkılmaktadır. Diğer taraftan, oy vermenin, vergi vermek gibi bir ödev ve sorumluluk olduğunu, siyasal katılımın demokrasi ve meşruiyet ile bireylerin eğitilmesindeki rolü düşünüldüğünde zorunlu oy kullanımının demokrasilerde gerekçelendirilebilir olduğu savunulmaktadır. Bu çalışmada, bilindiği kadarıyla, Türkiye’de başlı başına incelenmeyen zorunlu oy kullanımı incelenmektedir. Bu bağlamda zorunlu oy kullanımının tanımı ve tarihsel gelişimi ile zorunlu oy kullanımına dönük lehyte ve aleyhte görüşler karşılaştırmalı bir şekilde ele alınacaktır. Dünyada zorunlu oy kullanımı, nasıl uygulandığı ve ne yaptırımlar öngörüldüğü, zorunlu oy kullanımı yerine öngörülen alternatif uygulamaların ne olduğu da tartışılacaktır. Ayrıca, Türkiye’de seçim sistemi ve zorunlu oy kullanımının gelişimi de bu bağlamda incelenecektir. Zorunlu oy kullanımının demokrasi, hak ve egemenliğin doğasıyla yakından ilişkili olması, Türkiye’de, bilindiği kadarıyla, şimdiye kadar başlı başına çalışılan bir konu olmaması bu çalışmaya önemli ve özgün bir mahiyet kazandırdığı düşünülmektedir.
Compulsory voting is a law, enacted against low turnout rates in elections in modern democracies and political inequality in society. However, the fact that voting is closely related to nature of sovereignty has brought questions about whether it is a right or a duty to vote at this point. It is expressed that it is not democratic to force an i