Tarih boyunca yetkilerini kötüye kullanan yöneticiler olduğu gibi; farklı tavır alma yöntemleriyle hak ve özgürlüklerini muhafaza etmeye çalışan bireyler de olmuştur. Bu süreçte, kendi çıkmazları olmakla birlikte, demokratik siyasal sistemler, adaletsizler karşısında bireye kendini savunma hakkını, diğer sistemlere göre daha fazla tanımıştır. Sivil itaatsizlik, haksızlığa uğradığını düşünen bireyin, bütün yasal yolları denedikten sonra, kamuya açık olarak, yasaya aykırılığın doğuracağı müeyyideyi baştan kabul ederek, pasif ve şiddetsiz bir şekilde, daha çok fikirsel ve barışçıl eylemlerle ortaya koyduğu direnme şeklidir. Yapılan tartışmalar bağlamında, sivil itaatsizliğin/pasif direnişin demokrasiyi pekiştiren, temel hak ve özgürlüklere katkı sunan bir tarafının olduğu aşikârdır. Ancak, öte yandan, a) sivil itaatsizliği, devleti ve devletin meşruiyetini sorunlu hale getirme girişimlerinin ürünü olarak da görmek/değerlendirmek gerekir. b) Sivil itaatsizlik gibi değerlerin bayraklaştırılarak sistemik bir muhalefet oluşturulma sürecinde araçsallaştırılabileceği de unutulmamalıdır. c) Sivil itaatsizlikte ‘ciddi haksızlıklar’, ‘yasal yolların tükenmesi’ gibi bağlamsal yaklaşımların medeni toplum ve hukuk düzeninin yıkımına yol açacak ölçüde muallâklıklar barındırdığı da bir gerçektir. Bu bağlamda literatürde aşırı güzellemeler yapılsa da; sivil itaatsizliğin, etik, hukuki ve siyasi (demokratik) açıdan meşruluk açıkları barındırdığı da göz ardı edilmemelidir.
Throughout history, while there have been rulers who misused their power, there have also been people who have tried to preserve their rights and liberties with various methods of resistance. In this process, compared to other political systems, democratic political systems, while they have their own deadlocks, have to a larger extent entitled the i