20. yüzyılın ikinci yarısı sanat alanında, dönemin sosyokültürel ortamıyla bağlantılı olarak izleyicide şok etkisi yapacak konuların ve malzemelerin kullanılmaya başlandığı bir dönemdir. Daha önceki dönemlerde sanatsal bir form olarak sanatçıların çözmeye uğraştığı beden, doksanlı yıllardan itibaren sınırları, geçiciliği, atıkları ile keşfedilecek yeni bir alan olarak sanat nesnesi konumuna geçmiştir. Kristeva’nın Lacan ve Bataille gibi yazarların çalışmalarından yola çıkarak oluşturduğu “abjection” kavramından harekete geçen sanatçılar, sanatsal üretimlerinde, toplumdan dışlananları olduğu kadar izleyicide tiksinti uyandıran bedensel sıvıları kullanmalarıyla da ön plana çıkmaktadırlar. Bu türden eserler üreten sanatçıların estetik anlayışını tanımlamak için Abject Art deyimi kullanıma sokulmuştur.
The second half of the 20th century, in the art, in connection with the socio-cultural environment is a time period when starting use some subjects and materials that will shock the audiences. In the earlier period, body that had been tried to solve by the artists as an artistic form , since the nineties , passed an art object position with its borders, temporality , wastes as a new area to explore. Abject Art statement has been put to use to define the aesthetics of artists who are producing works of this type. Artists who are in motion by the term “abjection” that Kristeva formed with Lacan and Bataille’s former works,use bodily fluids and excluded from society for provoking disgust in their artistic production