18’inci yüzyıl sonunda ve 19’uncu yüzyılın başındaki Sanayi Devrimi ile birlikte ortaya çıkan “çocuk işçi” küresel bir sorunun da başlangıcı sayılır. Küreselleşme ile birlikte ileri teknolojinin gelişmesi, ülkeler arasındaki sınırların kalkması, bilgi ve iletişim gibi yeni bir çağın başlaması ülkeler arsında gelişmiş, az gelişmiş veya gelişmemiş gibi ayrımların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu ayrım ülkeler arasında istihdam sorununun ortaya çıkmasına ve gelişen teknolojinin isteklerini karşılayacak kalifiye eleman arayışına sokmuştur. Sanayi Devriminin akabinde ortaya çıkan Dünya Savaşları ve özellikle II. Dünya Savaşından sonra bir rekabet ortamının oluşması az gelişmiş ülkelerin veya gelişmiş ülkelerin konumu değiştirmiştir. Ülkelerin bu konumunun değişmesinin ülke içi iş gücü dengelerine yansımaması mümkün olmamaktadır. Bunun en büyük örneği gittikçe kronik bir sorun haline gelen “Çocuk İş gücü” olgusudur. Dünyada ve Türkiye’de gelir dağılımı eşitsizliği yarasının kapanmaması bu soruna süreklilik kazandırmış ve gelişmiş ülkelerde dâhil çocuk emeği toplam işgücü içindeki belirgin olan payının varlığını korumaktadır. Bu çalışmada, Çocuk İşgücüne kavramsal bir çerçeve ile yaklaşılıp, çocuk iş gücünün nedenler, boyutları ve daha sonra Türkiye’nin Van kentindeki çocuk iş gücü, bu iş gücünün sektörsel dağılımı, cinsiyet ve yaş gruplarının rakamsal verilerle mekânsal analizine değinilmiştir.
“Child workers” which has been appeared with Industrial Revolution at the end of 18th century and at the beginning of 19th century is considered also as a global issue. Developing the technology with globalization, elimination of borders between countries, the start of a new era, such as information and communication became a reason of