Bu çalışma, sosyoloji ve antropolojiyi sosyal bilimlerin iki alt alanı olarak birbirinden ayrıştıran antinomileri kendisine konu edinmektedir. Ritüel topluluktan türetilen karşıtlık ilişkilerinin sosyal gerçekliği, buna bağlı olarak sosyoloji ve antropolojiyi sosyal bilimlerin iki karşıt alanı olarak nasıl farklılaştırdığını, bu ayrışmanın yarattığı sınırlılıkları ve heterodoks bir sosyolojiyi gerektiren sonuçlarını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu çalışmada öncelikle kuramsal çerçeve değerlendirilmiş ve ritüeli antropolojik bir kavram olarak ayrıştıran yapısal türdeşlik ilişkileri belirlenmiştir. Müteakiben sosyal bilimlerin farklılaştığı 19. yüzyıla geri dönülerek, sosyolojinin bu yapısal türdeşlik ilişkilerinden hareketle ne tür antinomileri geliştirdiği, bu antinomilere dayalı olarak moderniteyi sosyolojinin inceleme alanı olarak nasıl ayrıştırdığı ele alınmıştır. Kurucu sosyologların ritüel topluluktan türettiği antinomilerin eylem ve inanç antinomisine dönüştürülerek sekülerleşme kuramlarına nasıl aktarıldığı örneklerle ortaya konulmuştur. Ardından sosyoloji ve antropoloji arasındaki antagonistik bilimsel ayrışmanın yarattığı teorik ve pratik sınırlılıklara işaret edilmiştir. Son olarak, antagonistik ortodoks doksaları yalanlayan heterodoks sosyal gerçeklik alanlarına dikkat çekilerek heterodoks bir sosyoloji pratiğinin gerekliliği vurgulanmıştır.
This article deals with the antinomies that separate sociology and anthropology as two subfields of social sciences. It aims to demonstrate how antinomies derived from the ritual community