Bu makalede, Francis Fukuyama’nın liberalizmin soğuk savaş sonrası zaferinin tarihin sonu olduğuna ilişkin ilanı ve bu ilana dayanak oluşturan tarih kuramı içsel gerilimleri ve ontolojik karakteri üzerinden ele alınmıştır. Fukuyama’nın tarihin sonu tezi, liberalizmin Marksizme karşı elde ettiği tarihsel zaferi kalıcı bir zafer olarak sunmakta, böylece tarihsel olaylar sonrasında reel sosyalist rejimlerin mevcut olduğu ülkelerde gerekse batıda büyük bir güç kaybeden Marksizme öldürücü darbeler vurarak düşman ideolojinin moralsiz temsilcilerinin teslim alınmasını hedeflemektedir. Aynı zamanda dünyanın geri kalan bölümünün sermayenin sosyal evrenine eklemlenmesini içeren yeni dünya düzeni, küreselleşme gibi emperyal projelerin entelektüel temellerinin ve moral altyapısının oluşturulmasına yönelik bir işleve sahiptir. Bu yanıyla Fukuyamanın tezi, tarih kuramlarının egemenler için araçsallığının önemli bir örneğini oluşturmakta, kapitalist gerçekliği çarpıtıp küresel saldırganlığa verdiği d
This paper focuses on Francis Fukuyama’s declaration about liberalism’s victory after cold war being the end of history and history teory which is based on this declaration over its inner tensions and ontological character. Fukuyama’s “The End of History” thesis submits liberalism’s historical victory against Marxism as a permanent victory and in this way aims to eliminate dispirited representatives of enemy ideology by striking lethal hits to Marxism that loses a great power after historical events. Also it has a function that related to constituted intellectual foundations and moral infacture of imperial projects which described as New World Order, globalisation and involved including to social universe of capital. In this respect the thesis of Fukuyama constitutes a an important example of history theories’ instrumentalism for dominant groups. And it has an important ideological function by reason of supporting global aggression.