Türkiye coğrafi konumu, kıtalar arasında bir köprü görevi görmesi sebebiyle bugün olduğu gibi tarihin pek çok döneminde mültecilerin ilk uğradıkları ülkelerden biri olmuştur. 1917 Rus ihtilalinden sonra ülkelerini terk eden Çarlık yanlısı Ruslar, Kasım 1920’de özgürlüğün ilk durağı olarak önce Türkiye’ye sonrasında Avrupa’nın belirli şehirlerine mülteci olarak göç etmişlerdir. Rus mülteciler için öncelikle Türkiye’yi seçmelerindeki temel sebepler, kara ve deniz yoluyla en yakın ve güvenli ülke olmasının yanı sıra; diğer ülkelerin mültecileri kabul etme şartlarının ağır olmasıdır. 1918’den 1940’lara kadar Rus mülteciler İstanbul ‘ un ve sonrasında göç ettikleri Avrupa şehirlerinin sosyo-kültürel yaşamını oldukça etkilemişlerdir. İstanbul’a gelen Rus mültecilerin sayısı 1921’de yüzellibin’e yaklaşmış ve İstanbul onlara ikinci vatan olmuştur. İstanbul’a sanatsal enerjilerini ve canlılığı getiren Rus mülteciler toplumsal yaşama aynı zamanda renk katmışlardır. Çoğunlukla kültür, sanat ve
Due to being geographically situated as a bridge between continents, Turkey has been one of the first stops for refugees throughout history just as it is today. The pro-Czarist Russians who left their country behind after the Revolution of 1917 arrived to Turkey in November 1920 as their first stopover on the road to freedom, before emigrating further to cities in central Europe. The Russian emigrants chose Turkey not only because it was easily accessible by land and sea as well as safe, but also because other countries did not accept immigrants under the same conditions that Turkey did. From 1918 until the 1940s, the Russian immigrants significantly influenced the social and cultural life both in Istanbul and in the European cities to which they travelled afterwards. To the Russian immigrants in Istanbul, numbering almost 100.000 in 1921, the city became a second home. The Russians brought artistic energy and joy to Istanbul, and made life in the city more colorful. They settled most