Kadının cinselliği ve kadın olmanın anlamı ilk toplumsallaşma başladığından bugüne bir sorun olmayı sürdürür. İnsanlık tarihine baktığımızda; Ana Tanrıça Kültü'nün egemenliğindeki kısa bir dönemin haricinde, tüm toplumsallaşma biçimleri kaynağını erkeğin eyleminden alır. Ataerkil bu yapı, o toplumun kültür yapma biçimlerine ve demokrasinin niteliğine göre değişse de, ortak bir özellik göze çarpar: Kadının cinsel kimliği, onu saran toplumsal bağlam içinde, kadına rağmen inşa edilir. Bu çalışmanın iki amacı vardır; kadını olumsuzlayan ataerkil düzeni ortaya koyabilmek ve ikincil olarak, bu yapıyı tersine çevirebilmenin bir imkânı olarak kadın edebiyatının ve feminizmin etkililiğini değerlendirmektir. Feminist Eleştiri Kuramı'nı merkez alan bu çalışmanın yöntemi, kuramsal tartışmadır. Çalışma, 19.yüzyılda ortaya çıkan kadın yazınının cinsel kimliğe yaklaşımları bağlamında ana hatlarını çizmesiyle betimleyicidir: Kadın kimliğini saran toplumsal bağlam olarak moderniteyi sorgular, ardından
Sexuality of woman and the meaning of being a woman are such cronical problems lasting from the first days of socialization up to today. When we had a look at mankind history; we see that, except a short period in the hegemony of Mother Goddess Cult, man's activity is the only source of all socialization customs. Although this patriarchal system is being changed according to the traditions in making culture and the quality of the necessary democrasy, a common property could be seen clearly: Gender identity of woman is built in the social enviorenment without considering her contribution. This study has two purposes: Firstly, to describe the patriarchy as a process that negating femininity and then to question the efficiency of feminizm and woman literature as potentialities in reversing this hegomonic system. This text focusing on Feminist Criticism Theory, uses a theoretical approach method. In this sudy, woman literature, appeared in 19th Century, is discussed according to the contri