BM Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu (WCED) tarafından 1987 yılında yayınlanan Brundtland Raporu ile tanımlanan sürdürülebilirlik kavramı, bugün birçok çalışmanın ve uygulamanın ana konusu olmuştur. Çevre – kalkınma kavramlarını bir arada barındıran politikaların uluslararası camiada kabul görüyor olması hem hükümetlerin hem de özel şirketlerin bu yönde çalışmalar yapmasını zorunlu kılmıştır. Dünya’da ve Türkiye’de önemli bir doğal kaynak tüketim alanı olan yapı sektöründe, sürdürülebilirlik temelli ve doğa dostu binalar da bu zorunluluktan doğmuştur. Kısaca yeşil bina olarak tanımlanan bu yapılarda; binanın yapım, onarım ve bakım süreçlerinde daha az doğal kaynak kullanımı amaçlanmaktadır. Son yıllarda gündeme gelmeye başlayan ve sayısı gittikçe artan bu yapıların, Türkiye’de sürdürülebilir doğal kaynak kullanımındaki etkisinin ne olduğunun/ne olacağının belirlenmesi çalışmanın amacıdır. Maliyetlerinin yüksek olduğu düşüncesi nedeniyle toplum tabanına yayılamayan yeşil binaların yaygı
The concept of sustainable which is published in 1987 by United Nations of the World Commission on Environment and Development is defined by Brudland Report has been the main topic of several studies and practices. The acceptance of the politics which includes the concepts of environment-development together in international community made it compulsory for both governments and private companies to conduct studies about it. The buildings in construction sector which are eco-friendly, sustaibality-based and important in the consumption of natural resources in the world and in Turkey have been born out of this compulsion. In short, in the processes of the construction,restoration and maintenance of the buildings which are defined as green buildings, it's been aimed to useless of natural resources. The goal of this study is to discover the effects of these growing buildings in Turkey's usage of sustainable natural resources which is on social agenda lately. As in many environmental produc