Author:
Abstract
Çalışma hayatının son yıllardaki önemli sorunlarından birisi olan cam tavan sendromu ile örgütsel güven arasındaki ilişkinin araştırıldığı bu araştırma, Karaman ilinde görev yapmakta olan kamu görevlileri üzerinde gerçekleştirilmiştir. Anket tekniği ile toplanan verilerin analiz edilmesi sonucunda; çalışanların orta düzeyde cam tavan (3,14) ve örgütsel güven algısı (3,17) içinde oldukları belirlenmiştir. Ayrıca çalışanların cinsiyet, hizmet süresi, yaş, görev pozisyonu, eğitim durumu gibi demografik özellikleri açısından cam tavan ve örgütsel güven algısında gruplar arasında bir fark olmadığı, sadece medeni durum yönüyle evli kamu çalışanlarının bekarlara göre daha yüksek cam tavan algısı içinde oldukları belirlenmiştir. Cam tavan algısı ile yöneticiye güven arasında zayıf ve negatif düzeyde bir ilişki olduğu, cam tavan algısının örgütsel güveni negatif yönde ve %12,4 düzeyinde etkilediği sonuçlarına ulaşılmıştır. Çalışmanın son bölümünde, araştırmacılar ve uygulamacılar için çeşitli önerilere de yer verilmiştir.
Keywords
Abstract
This research which the relationship between organizational confidence and glass ceiling syndrome that is also one of the primary issues of working life in recent years is executed on public officers of Karaman province. It is determined from the consequences of the analysis obtained from the data accumulated using survey method; employees are in glass ceiling syndrome (3,14) at medium level and in confidence perception (3,17). Therefore it is also determined that there is no difference among groups in glass ceiling and confidence perception in terms of demographic features such as sex, duration of service, age, position and education. Solely it is observed that married public officers have higher glass ceiling perception compared to singles. Results of the paper indicates that the relation between glass ceiling perception and manager is weak and negative; and glass ceiling syndrome affects the organizational confidence at 12,4%. Various suggestions are placed for researchers and pragmatists at final part of the paper.